This Is Hozier

Serimize harika bir isim olan Hozier ile devam ediyoruz. Gerçek adı Andrew John Hozier-Byrne olan Hozier 17 Mart 1990’da İrlanda’da dünyaya geldi. Müziğinin temeli folk, soul ve bluesdan gelen Hozier söz yazarlığında dini, tarihi ve edebi temalar kullanarak kendini özgü bir ses yaratıyor. Öyle ki sanatını ders çalışır gibi çalışmanız mümkün <3

 

Kişisel olarak sanatı ve sanatçıları çalışmanın üretime inanılmaz bir katkısı olduğunu düşünüyorum çünkü tükettiği ve ürettiği arasında köprü yaratıp bağlam kurabilen sanatçılar sadece kendi anlayışlarını keşfetmiyor aynı zamanda hali hazırdaki külliyata hem meydan okuyor hem katkı sağlıyor. Hozier’ın müziği tam olarak burada devreye giriyor. Ölüm, aşk, kutsallık, tutku, güç ilişkileri ve tensellik konuları müziğinde hem sözlerle hem melodilerle can buluyor.

 

Kendi ismini verdiği ilk albümü ‘’Hozier’’ sizi buruk romantik bir erkeğin kalbine davet ediyor. Annesinin kapağını tasarladığı bu albümde akustik sesler ağırlıkta. Hepimizin onu tanıdığı ‘’Take Me To Church’’ şarkısının bulunduğu bu inanılmaz albümde aynı zamanda Hozier’ın ne kadar iyi bir vokalist olduğunu anlıyoruz. Şarkıların her biri bence kısa hikaye olarak okunabilir. Aynı zamanda Hozier’ın kendi hayat görüşüne dayanarak politika, din vb. konularla ilgili yaptığı eleştiriler de oldukça değerli çünkü kendisi müziğin ve müzisyenin politik olduğuna inananlardan. Hem sesi, hem müziği, hem sözleriyle çok özel bir sanatçı olacağının ve ileride ürettiği işlerle müzik dünyasında yer edineceğinin sözüne verdiği bu ilk albümden birkaç favorimi paylaşmak istiyorum.

From Eden (gerçekten cennetten bir parça):

Arsonist’s Lullabye:

Foreigner’s God:

Bu albümün video işlerine de bir bakın derim:

Saoirse Ronan’ın oynadığı Cherry Wine klibi:

Ekstra:

Newyork metro altında ‘’Take Me To Church’’ söylediği o güzel an:

Gelelim 2.albümüne. Her ikinci albüm gibi (ikinci albümlerin böyle bir sorunu oluyor, geçiş dönemi) seveni sevdi, sevmeyeni Hozier’ın müziğinden beklediğini bulamadı. İlk albümden tam 5 yıl sonra yayınlanan, ‘’Wasteland Baby!’’ albümü Hozier’ın biraz daha güçlü vokaller ve sert sesler deneyimlediği bir albüm oldu. Bana şöyle geliyor ki sanki ilk albümde bazı duyguların yeni tadına varan genç bir adamken ikinci albümde o duyguların üstüne yaşanmışlıklar koyan bir adama dönüşen müzisyenimiz biraz daha isyankar belki karamsar ama hala sadık bir aşık.

Bu albümden bazı favorilerimi bırakıyorum:

Movement:

Talk:

Sunlight:

Yine bakmanız için başka bir müzik video bu sefer başrolde Anya Taylor Joy var.

Ve geldik günümüze. Hozier da kaybolmaya seven sanatçılardan. Yeni albümünü 2023 sonunda yayınlayacağını duyurdu ve şimdiye kadar albümden 3 şarkı yayınladı. Pandemi dönemi yaptığı okumalardan ve tükettiği işlerden ilham alarak yeni bir yolculuğa çıktığını söylüyor. Merakla beklediğimiz bu albüm bence Hozier’ın en iyi işlerinden biri olmaya aday, onu çok izleyen müzik severler şimdilik aşağı bırakacağım üç şarkılık albüm ile idare edecek.

 

Sanatçımızın da dediği gibi ”All Things End”  bu yazı da böylece bitmiş oldu sonrakinde görüşmek dileğiyle <3

Bu yazıyı paylaşın:
Sonraki yazı
Oryantalist ‘Terzi’ Peyami
Önceki yazı
Ankara metroları hakkında bilmeniz gereken 5 şey

Başlıklardan...