“Cinayet Süsü” Otopsisi

–SPOİLER İÇEREBİLİR–

Netflix’e gelmesiyle birlikte “Cinayet Süsü” filmini izledim. Çevremdeki bir sürü kişi tarafından övülüp bir sürü kişi tarafından da yerilen bir yapımdı. Şimdi sıra otopsisini yapmada.

Genel bilgi vermek gerekirse polisiye/komedi türünde olan filmin yönetmenliğini Ali Atay yapıyor. Uğur Yücel, Binnur Kaya, Cengiz Bozkurt, Feyyaz Yiğit Çakmak, Mert Denizmen gibi tanıdık isimler rol almakta.

Başrolde kimin olduğunu anlayamıyoruz. Hiçbir karakter diğerinden öne çıkarılıp içerisi doldurulmuyor. Hiçbir karakterin arkaplanı doldurulmadığı için kafamızda bir sürü sorularla ve merak ettiğimiz noktalarla izlemeye devam ediyoruz.

Diyaloglar vasattan öteye geçemiyor. Recep İvedik vari esprilerle oldukça sık karşılaşıyoruz. Düzgün konuşulmayan İngilizce, düşük sosyal zeka, iyi işlenememiş cinsel espriler bize sırasıyla film yolculuğumuzda eşlik ediyor. Espriler aceleye getiriliyor. Seyirciye espriyi hazmetmesi veya anlama fırsatı tanınmayan zamanlar oluyor.

Ama çekimler.. Çekimler inanılmaz diyebilirim. Bir Türk filmi için oldukça yüksek görüntü kalitesi var. Mekan seçimleri, ışık kullanımı, cinayetlerin görüntüleri, kovalamaca sahneleri, karakolda geçen sahneler bana amerikan polisiye havası verdi. Ki  oldukça başarılı işlenmiş ve enfes fon müzikleriyle birleştirilmişti bunlar. Hatta bazı sahneleri ekran görüntüsü alıp görsel olarak kullanılacak kadar başarılı bulduğumu belirtmeliyim.

Oyunculuklar ne yazık ki derinliği olmayan karakterler tarafından bazen de sadece seyirciyi güldürme amacıyla (oysa gerçekten komik olması için yazılsaydı çok daha başarılı olabilirdi) oyuncuların daha önceden de oynadıkları rolleri anımsatacak şekilde oynanıyor. Ne yazık ki oyunculuklar konusunda ekip kendilerinden fazla bir şey katmadıkları gibi Türk sinemasına yeni diyebileceğim bir şey sunmuyor. Aptal olan karakter aptal, sinirli olan karakter sinirli rollerini daha önceden de defalarca izlediğim şekilde ekrana getiriyor. Film aynı anda duygulandırmaya, heyecanlandırmaya üstüne de güldürmeye çalışıp hiçbirini tam olarak yapamayıp hepsinden biraz sunmuş oluyor. Tek bir başrol seçip onun içini doldurup tek kişi üzerinden işlenseydi çok daha başarılı olacağı kanaatindeyim.

Polisiye bir film olsa bile neredeyse hiç doğru düzgün polis işleri yapılmıyor. Sorgulamalar bazen çok iyi bazen çok kötü. Polislerin veya detektiflerin yaşadığı sıkıntılar, içindeki merak, cinayetleri çözme isteği neredeyse yok denecek kadar az. Evet anlıyorum bu bir komedi ve bahsettiğim şekilde olmak zorunda değil ama karakterlerin hepsi dedektif veya polis olmasına rağmen neredeyse sokaktan çevirip “hadi bunu çöz” dediğimiz insanlar gibi davranmaktan öteye geçemiyorlar. Bu da ana temadan uzaklaşıp sadece film çekmiş olmak için veya para kazanmak için film çekmek gibi hissettiriyor bana.

Komedi bazı sahnelerde oldukça başarılı. Kendimi hazırlıksız yakalayıp kahkaha attığım hatırı sayılır bir sürü sahne oldu. Ancak önceden de bahsettiğim gibi sunulan mizah Recep İvedik vari veya daha önceden de alışık olduğumuz cringy Türk esprilerinden fazlası değil. Yanlış söylenilen İngilizce kelimeler, tuhaf esnaf esprileri, yüksek sesle bulunduğu durumu komik de olmayan yönleriyle eleştirme bunlardan birkaçı. Yeni denenmiş şeyler elbette var ama daha çok aynı oyuncular farklı sahne adlarıyla farklı mesleklere sahip rolleri tekrar tekrar aynı şekilde oynuyorlarmış hissi veriyor bana.

Konu oldukça vasat işleniyor ta ki büyük finale kadar. Film boyunca asla katilin amacı neden cinayet işlediği maktüllerin kim olduğu, niye o şekilde öldürüldükleri gibi kafamı kurcalayan sorulardan hiçbiri ekibimiz tarafından incelenip araştırılmıyor. Dedektiflerimiz o kadar başarısızlar ki katil olduğunu düşündüğümüz  kişi en son kendisi teslim oluyor. Ancak ve ancak finale ulaştığımda oldukça şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Neredeyse hiç bahsedilmeyen seri katil ve özellikleri son sahnede bir anda önümüze dökülüyor. Gizem perdesi kaldırılıyor ve gerçekler önümüze seriliyor. Aslında durumun sandığımız gibi olmadığını inanılmaz etkileyici bir şekilde öğreniyoruz.

Bu kadar güzel bir sona varacak olan filmin niye komedi yapmış olmak, para kazanmak veya sadece çekmiş olmak için çekilmiş olmasına anlam veremedim. Bana kalırsa aksiyon/polisiye/dram/gerilim türleri altında aynı konu yine aralara serpiştirilmiş komediyle çok ama çok daha iyi şekilde işlenebilirdi. Aşina olduğumuz Türk komedi filmi konularından oldukça uzak olan ve inanılmaz bir alt yapı içerip, binbir farklı şekilde işlenebilecek bir konu bana kalırsa bu şekilde sunulmamalıydı.

Tüm olumsuz yorumlarıma rağmen “popcorn movie” olduğunu düşünerek izledim ve sık sık da güldüm. Sonundan oldukça etkilendim. Otopsinin sonucunda sadece sonu için bile tüm o cringe sahnelere ve diyaloglara katlanılabilir. Cinayet Süsü’nü izlemeni öneririm.

Bu yazıyı paylaşın:
Sonraki yazı
“İlaç Gibi” Geldi Valla
Önceki yazı
Hold The Full Goblet Upside Down

Başlıklardan...