Elektronik müziğin ikonik ikilisi Daft Punk, 28 yıllık ilham dolu serüvenlerini sonlandırdıklarını açıkladılar. Yıllarca hayranlıkla dinlediğim ve en sevdiğim sanatçılar arasında yer alan bu ekibin sona gelmesi beni derinden üzdü.
Bu yazının amacı teorik bilgiler verip Daft Punk’ın müzik tarihinde ne denli iz bıraktığını anlatmak değil. Bunu istediğiniz takdirde araştırıp öğrenebilirsiniz. Bunları kaleme almamdaki amaç, gittikçe monotonlaşan günümüz müzik sektöründe farklılık yaratan bir efsanenin daha veda etmesi. Şahsi fikrim, bu kararın ticari bir kaygıdan kaynaklanmadığı yönünde. Bence 2013 yılında yayınladıkları son albümleri “Random Access Memories”in üzerinde bir eser üretmenin imkânsız olduğu kanısına vardılar ve zirvede bırakmak istediler. Bana soracak olursanız Random Access Memories gelmiş geçmiş en iyi elektronik müzik albümüdür. Hatta belki biraz iddialı olacak ama, tür fark etmeksizin 21. Yüz yılın en iyi albümü. Bu albümü ne kadar sevdiğimi kelimelere dökemem. Böyle bir şaheseri aşmak -Daft Punk olsanız bile- kolay değildir. Çoğu sanatçının aksine kalitelerini düşürmek yerine müziğe veda etmeyi seçmeleri de saygı duyulması gereken bir karar.
Bundan sonra bireysel projelerine şahit olur muyuz bilemem. Ancak kesin olan iki şey var: Birincisi müzik dünyasının seyrini değiştiren vedalara bir yenisinin eklenmesi, ikincisi ise dünya çapında değil ama 21 yaşındaki bir gencin hayatında müzikal anlamda yeri doldurulamaz bir boşluğun oluşması.
