Radyo Hacettepe röportaj serimiz tam gaz devam ediyor! Bugünkü konuğumuz eserlerini yıllardır severek dinlediğimiz, başarıları saymakla bitmeyen, bir zamanların Manga üyesi DJ ve prodüktör Efe Yılmaz!
– Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Uzun ve dopdolu kariyeriniz hakkında merak ettiğim çok şey var ancak isterseniz önce son projenizden başlayalım. Sizin gibi DJ ve prodüktör olan Mert Zeybekci ile “Bangoverz” isimli bir birliktelik kurdunuz. Hard Reality, Come Inside, Take A Ride ve Stay Strong isminde dört de single yayınladınız. Bu projenin detaylarını ve geleceğini öğrenebilir miyiz?
- Mert benim Kadir Has Üniversitesi Şehir Sanatları Akademisini kurduğum zamandan beri beraber bir şeyler yapmak istediğim bir Dj. Bangoverz aslında bir hayal. Uzunca bir süredir oluşturmak istediğimiz bir proje. Bir türlü zaman ayırıp detaylarında kaybolmak istediğimiz ama zaman sıkıntısından üstüne düşemediğimiz bir projeydi. Covid başlangıcında güzel bir fırsat yakaladığımızı fark ettik ve kampa girdik karantinayla birlikte. Şimdiye kadar 4 single yayınladık ama bu “iceberg”in görünen kısmı. Güzel bir playlist yaptık kendi parçalarımızdan ve yavaş yavaş yayınlamaya başladık geçen sene. Bangoverz aslında performans ve sanatçı düzlemine ters bir duruş içerisinde, belki de buna “Glitch” dememiz daha uygun. Kim olduğumuz değil ne amaçla orada bulunduğumuzu göstermek istiyoruz. Maskeler de bu yüzden var aslında. Şubat ayı gibi bir EP yayınlamayı planlıyoruz ve aşağı yukarı o zamanlar içerisinde de artık performanslara başlamayı hedefliyoruz. 2022 bizim için güzel geçecek gibi duruyor.
– Geçmişinizde Eurovision ikinciliği ve MTV EMA ödülü gibi büyük başarılar var. Bundan dolayı size Türkiye’nin en başarılı DJlerinden biri (belki de en başarılısı) demeyi kendime hak görüyorum. Daha önce defalarca anlattınız ama bir kez de Radyo Hacettepe okurları için Eurovision sürecini ilginç noktalarıyla kısaca özetleyebilir misiniz?
- Öncelikle teşekkür ederim, teveccühünüz. Eurovision hayatımdaki en ilginç tecrübelerden biriydi. Teklifin gelmesinden Türkiye’ye dönüşümüze kadar tam bir maceraydı. Organizasyon ayrı bir hikaye, sahne ve promosyon süreci ayrı bir hikayeydi. Biz biliyorsunuz sahne tecrübesi olan bir gruptuk fakat Eurovision sahnesi çok zorlu bir sahneydi bizim için. Sahne öncesinde mermi gibi sırayla yaklaşıyorsunuz sahneye ve size söylenen zamanda orada olmazsanız sizi direk pass geçiyorlar. Yani sıkışık bir zamanlama ile akıyor yayın ve sahne zamanınızdan dakikalar önce sıraya giriyorsunuz. Bu bizde biraz enerji düşüklüğü yapıyordu. Bir de bizim grup olarak hiç başaramadığımız playback mevzusu var. Gerçi half playback yapıyorsunuz (vokaller canlı) ama sanki çalıyormuş gibi yapmak bizi biraz geriyordu. Bunlara rağmen keyifli ve eğitici bir süreç yaşadık.
– Manga ile birlikteliğiniz süresince Mangara, Gecenin Ritmi ve Kaçamak Faslı gibi solo işlere de imza attınız. Hepsi birbirinden güzel bu enstrümantal eserler arasında, içinize en çok sinen hangisi olmuştu?
- Esasında her biri aynı yerdeler benim için. Ben o parçalara şöyle bakıyorum: “Türkiye’de yapılmış tek turntablist parçaları”. Bütün yapılar scratch ve beat üzerine kurulu. Halen bu parçalar gibi parçalar yapılmadı Türkiye’de. Türlerinin tek örnekleri.
– Mert Zeybekci’ye ek olarak başarılı bulduğunuz, çalışmalarını beğendiğiniz Türk DJler kimlerdir? Bu isimlerle ortak projeler gelir mi?
- Ben sıkı bir U.F.U.K hayranıyım fakat yeni jenerasyonda çok başarını bulduğum Djler var. Bu aralar YEY hoşuma gidiyor. Ugur Project, Mehmet Özbek, Wolfson ve Ferhat Albayrak gibi çok isim var beğendiğim. Aslında elektronik müziğin en sevdiğim noktalarından biri de bu. Her zaman ortak projeler üretebiliyor olmanız. Yani gelmemesi için bir sebep yok.
– Bildiğiniz gibi, Türkiye’de trend son yıllarda rap müzik üzerine seyrediyor. İlerleyen dönemde bir rap parçası için beat üretme gibi bir planınız var mı? Bir röportajınızda, Ezhel henüz popüler değilken, kendisiyle çalışmak isteğinizi söylemiştiniz. Bu fikriniz hala devam ediyor mu, veya başka MCler ile çalışmayı düşünüyor musunuz?
- Hiphop benim hücrelerimde büyük bir yere sahip. Ezhel eskiden beri çok başarılı bulduğum bir MC fakat AgaB ve Mode XL’den Besta’yı da çok beğenerek takip ediyorum. Ben Amerikan ekolü ile büyüyen bir müzisyenim ve MCler ile çalışmayı çok isterim. Halihazırda bir yandan da beat üretmeye devam ediyorum. Güzel ve keyif alabileceğim bir proje olursa kesinlikle dahil olmayı isterim.
– Son olarak, doğma büyüme Ankaralı olduğunuz biliniyor. Ankara size ne ifade ediyor, hatıralarınızdaki yeri nasıl?
- Ben Ankara’da büyüyen bir gençten çok Ankara’nın büyüttüğü biri olarak değerlendiriyorum kendimi. Bende Ankara’nın yeri çok büyük ve hep hayatımda özlediğim bir eksiklik gibi geliyor bana. Şu sıralar Ankara’da yaşayan biri bana katılmayacaktır ama benim büyüdüğüm dönemlerde çok güzel bir şehirdi. Güzel arkadaşlıklarım ve anılarım oldu. Hala Ankara’ya gittiğimde dostlarımla geceleri araba ile dolaşmaya çıkıp Elmadağ’a kadar gidiyoruz. Jandarma verici kulesinin ordan harika bir Ankara manzarası vardır. Bütün şehri görürsünüz. Anıtkabir ve TBMM aydınlatmaları güzel bir ortam oluşturur. Kısaca sevdiğim ve huzurlu hissettiğim bir şehir benim için.
Sayın Efe Yılmaz’a değerli vakti ve samimi cevapları için çok teşekkür ediyor, yeni projelerini de merakla ve heyecanla bekliyoruz!